24 Nisan 2009 Cuma

i, oblomov

ne kadar tembel bir insanım yahu..tek yaptığım çevreme bakıp ona buna şaşırmak..yarından itibaren bişeyler yapmaya karar verdim.

20 Nisan 2009 Pazartesi

How did you go bad?

Radiohead - Fog

17 Nisan 2009 Cuma

baby alligators in the sewers grow up fast








http://www.claytoncubitt.com/commissioned/galleries.php?gid=5

isteyen istediği kadar söz versin kardeşim dananın kuyruğunun kopacağı varsa kopuyor..sonra göz yaşları, nasıl yapar bunu'lar filan hep bi yerde züğürt tesellisi..ama bunca şeyden sonra pek de trajik gelmiyor insana..aşk öldü nasıl bilirdiniz? :)

9 Nisan 2009 Perşembe

Benim derdim erkeklerle değil 'Erkeklik'le!

..........

Kitabınızın girişinde yazmışsınız; Dink cinayetinde yargılanan Yasin Hayal'in mahkeme girişinde 'Akıllı ol' diyerek parmak sallaması çıkış noktanız olmuş. Neden?

Yasin Hayal'i merak etmedim özel olarak, onun TV'deki sureti çok tanıdıktı benim için çünkü... Ben Ülker Sokak'ta uzun zaman araştırma yaptım. Ülker Sokak travestilerin fuhuş yaptığı bir alandı ve orada travestileri dışlayan, onları dışarı atıp evlerini yakan gruplar vardı. O adamlarla çok karşılaştım. O adamlar, aynı zamanda travestilerin müşterileriydi. Ve o linç gruplarını çok çeşitli yerlerde gördüm, o 'akıllı ol' diyen ifadelerini. Bir insan bunu yaparken nasıl bir ruh hali içindedir ya da o parmağı nasıl sallıyordur, o kadar güçlü müdür göründüğü kadar, o gösterdiği gücün altında eziliyor mudur diye merak ettim, buradan yola çıktım.
'Bir bebekten katile nasıl dönüşüldüğünü' yani merak ettiniz?
Evet Rakel Dink'in lafıdır 'bir bebekten katil yaratan zihniyet' diyor. Ama ben burada sadece katilleri anlamaya çalışmadım, şiddet uygulaması meşru olan bir varlığın ya da ne bileyim çocuğunu döven, herhangi bir yerde sert bağıran, taraftar ortamında vurdulu kırdılı konuşan o adamın arka yüzünü anlamaya çalıştım. Klasik erkeklik kalıbına giren zihniyeti inceledim. Bu kalıp aslında içinde bulunanı ezdiği için tehlikelidir. Çünkü ezilen her zaman kendini ispatlamak derdi içindedir.
Askerlik buna nasıl katkı sağlıyor peki?
Türkiye'nin dört bir yanından gelen çeşitli erkekler biraraya geliyorlar, birbirlerinden bir sürü şey öğreniyorlar. Yani erkekler topluluğu oluşuyor, orada çok fazla şey açığa çıkıyor. Yani sadece o sürece, birbirleriyle kurdukları ilişkilere bakınca, Türk toplumunda yaratılan kalıplara dair çok şey okuyabildim.
Sürüne sürüne derken ne kastediyorsunuz?
Erkek zayıflığını, eksikliğini göstermemek zorunda; ağır olmak zorunda, güçlü olmak zorunda, zayıflıklarını gizlemek zorunda. Bu yüzden 'erkekler ağlamaz' denir. Oysa ben bu süreç tersine çevrilmeli diyorum...
Erkekler ağlamalı mı diyorsunuz?
Diyorum ki, bu sürece siz sürüne sürüne geldiniz, yani sürüne sürüne erkek oldunuz, sizden sürekli kendinizi ispat etmeniz istendi, bazen yapamadınız, dayak yediniz, bunu içinizde bastırmak zorunda kaldınız, belli etmemek zorunda kaldınız, göz yaşlarınızı içinize akıtmak zorunda kaldınız. Boşuna hava atmayın, yaşadığınız gerçek bu ve ağlamaya başlayın. Ağlamaya başlarsanız, o katılık eriyebilir, siz de kendinizi bulursunuz.

Kaynak

7 Nisan 2009 Salı

i understand why they say high school never ends